Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
KULLANILMAK KÜRTLERİN KADERİ OLAMAZ.! Hatip Dicle mezradan büyük şehre göç etmek zorunda kalmış sıradan bir Kürt değildir. (1) Bağımsız Milletvekili adayı olarak başvurduğunda, seçilme yeterliğine sahip olmadığını biliyordu.
Demokratik Toplum Kongresi'nin kurulmasına öncülük eden ve bu kongrenin eşbaşkanlığı ile sözcülüğü görevini üstlenen Dicle’nin, yol arkadaşları da bu durumdan haberdarlardı. Aralarındaki organik ilişkilere bakarak Abdullah Öcalan’ın da bu durumdan bilgisi olduğunu da söyleyebiliriz. Buna rağmen, neden aday olarak o gösterilmiştir.? Dicle’nin yerini dolduracak başka bir Kürt yok muydu aday gösterilecek.? Yüksek Seçim Kurulu’nun önce bu adaylığa “hayır” demesi, ardından Kürtlerin tepkilerine göre kararını değiştirip “evet” demesine ne demeli? Bugün yaşanmakta olan gerginliğin önceden planlanmış olduğunu ve bu plan içinde YSK’ ya da bir rol verildiği söyleyenler haksız mıdır.? HSYK, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay gibi yüksek yargı görevini yürüten Anayasal kurumların tamamı, önce yıpratılıp sonra yasal düzenlemelerle ele geçirilmedi mi.? Şimdi sıra YSK’ na mı geldi.? YSK’nu halkın gözünde yerin dibine batırdıktan sonra, üzerinde ciddi bir operasyon hazırlığı mı yapılmış.? İktidar ve muhalefetin bu olayda ağız birliği edercesine YSK’nu eleştirmeleri bu endişelere haklılık kazandırmıyor mu.? YSK’.nın yürütmenin etkisi altına girecek şekilde “dizayn” edilmesi, sandığa elveda anlamına gelmez mi.? Sıradan vatandaşın kafasında oluşan diğer sorular muhtemelen şunlar olacaktır: Hatip Dicle madem milletvekili olamazdı, ne diye önce başvurusunu reddettiniz de sonra kabul ettiniz.? Kürtlerin verdiği 80 bin oyu bu şekilde AKP’ye verilmiş oylara ne hakla dönüştürüyorsunuz.? Hani bu hükümet “millet egemenliği”ne çok önem veriyordu.? Kürtlerin seçtiği milletvekili Hatip Dicle iken, o milletvekilliğini hukuk oyunları ile AKP’ye ne hakla veriyorsunuz.? Bu sorulara verilecek olan yanıtlar nasıl olursa olsun, Kürt seçmenleri asla tatmin etmeyecektir.! Bu gelişmeler İmralı’daki “sayın”ı, Kürtlerin kafasında bir kez daha haklı hale getirilmiş olacaktır. Apo’nun Kürtlere öğütlediği “sokak” yeniden gündeme gelecektir. İstenen bu mudur acaba.? Hatip Dicle ve arkadaşları, Dicle’nin milletvekilliği için başvurduğu sırada milletvekili olma koşullarını taşımadığını biliyorlardı. Devletin buna rağmen bu hukuksuzluğa göz yummayacağı da son derece açıktır. O halde istenen nedir.? Çatışma ortamı yaratmak mı.? Bu defa Kürtler haklı bir zeminde olduklarına inanarak çatışmalarda yer alacaklar.! Geçenlerde yandaş bir TV kanalında, ikinci cumhuriyetçilerin ideologlarından Mümtazer Türköne’yi dinledim. Adam o gün “Türkiye’nin büyüyerek küçülmesinden” söz etmişti. Yanında onunla aynı örse vuran çırakları da vardı. Bu programı izleyenler anımsayacaklardır: “Büyüyerek küçülme.!” demişti o gün. Açıklamasını da yaptı: Türkiye’nin Kuzey Irak’ta kurulan Kürdistan ile birleşerek büyümesi, sonra da Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesini de içine alarak “Kürdistan Eyalet”i olarak tanınıp ayrılması. Türkiye’nin büyüyerek küçülmesinden bunu anlamamız gerekiyormuş.! Dilerseniz gelişmelere bir de bu çerçeveden bakalım. Hatip Dicle olayı, size göre de bu plana uyuyor mu.? Ya da şunu söyleyebilir miyiz: Türkiye’nin büyüyerek küçülmesi için düğmeye bu olayla mı basılmış? Böyle bir oldubittiye Türkiye Cumhuriyeti devleti boyun eğemez. AKP bile buna evet diyemez. İlk bakışta Kürtleri haklı bir zeminde gösterecek olan bu direniş, dalga dalga Anadolu’ya yayılmak isteniyor! İsyancıları haklı zemine oturtma görevini YSK, farkında olmadan üzerine almış! Bu olayla muhalefet partileri CHP ile MHP de BDP’nin yanına itiliyor. Zira muhalefet partileri haksızlığa uğrayanların yanında yer almak zorundadır. Diğer yandan onların milletvekilleri de Silivri’de tutuklu bulunuyor. Başbakan seçimlerden önce: Seçilmiş olmaları parlamentoya gelecekleri anlamına gelmez. Yargının müsaade etmesi gerekiyor” dememiş miydi.? Erdoğan hukukçu değil. Hatta hukukun H’sini bile bilmez. O halde bu sözleri nere göre söylemiş.? Sadece bu sözlere bakarak bile, bugünlerin çok önceden planlanmış olduğunu söyleyebiliriz.! Şimdi gelelim hukuksal durumu irdelemeye: Anayasamızın 76. Maddesine göre: Yirmi beş yaşını dolduran her Türk ( Bu maddede bile Türk sözcüğünün bir ırkı ifade etmediği bellidir. Kürtler bu maddeye göre milletvekilliği için başvuruyorlar.! ) taksirli suçlar hariç olmak üzere, toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.(EK:2) Anayasa’daki bu düzenleme doğrultusunda, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 11. maddesinde de benzer hükme yer verilmiştir. (EK:3) 2005 yılı Haziran ayında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanununun 53.maddesi ile “seçilme hakkı” konusunda bir iyileştirme yapılmıştır. (EK:4) 53. maddede; KİŞİNİN SEÇME SEÇİLME HAKKININ CEZANIN İNFAZI SÜRESİ İLE SINIRLI olduğunu ifade edilmektedir. Yani yasa demektedir ki; kesinleşmiş mahkûmiyetinin infazı tamamlanmamışsa seçme ve seçilme hakkı da kullanılamaz... Zira SEÇME VE SEÇİLME HAKKI 53.maddenin 1/a fıkrasında açıkça düzenlenmiş ve 2.fıkrasında ise bu hakkın cezanın infaz süresi boyunca kullanılamayacağını ifade etmiştir. Hatip Dicle 1 yıldan fazla hapis cezası almıştır ve bu hüküm kesinleşmiştir. YSK daha sonra öğrendiği bu durumun, milletvekili seçilmeye engel olduğu saptayıp, adı geçenin milletvekilliğini iptal etmiştir. (EK:5) Dolayısıyla verilen karar yürürlükteki hukukumuza uygundur. Hiç kimse hataya düşürdüğü bir kurumun gerekli kararı zamanında almadığı için bir hak elde edemez. Kişi bu durumu bilerek yapmışsa, zaten kötü niyetlidir ve kötü niyetli kişiyi hukuk hiç bir şekilde korumaz… Müracaat ettiğinde Hatip Dicle başka bir dava nedeniyle tutukluydu ve bu davadan hüküm giymemişti. O aşamada tutukluluğunu, önceki kesinleşmiş mahkûmiyetine mahsup etmek mümkündü ve yapılan budur. Adı geçen mahsup işlemi sonunda şartla salıverilmiştir. Fakat infaz tamamlanmış değildir. Dolayısıyla seçilme yasağı devam etmekte iken başvuruda bulunduğu için başvurusu geçerli değildir. YSK’nun bu konuda hataya düşürülmesi veya hata yapması ona hiçbir şekilde hak bahşedemez… Bu noktada TCK 53. maddesi hükmüne göre, seçme ve seçilme hakkı yeniden kazanılamamıştır. Adı geçenin 09.06.2011 tarihinde şartla salıverildiği, bihakkın tahliyesinin 08.11.2011 tarihinde gerçekleşeceği göz önünde tutulduğunda; infaz süresinin tamamlanmadığı son derece açıktır. Yasal durum bu kadar açık ve nettir. Aslında TCK ile yapılan iyileştirmeden sonra, Apo’nun da infazı tamamlandığında, o da milletvekili seçilebilecektir!.. Sırası gelmişken bu hususu da belirtmek istedim… BDP içindeki değerli hukukçular “biz bu durumu bilmiyorduk” diyemezler. O halde bile bile “lades” neden dediler.? Her şeyden önce bu sorunun da yanıtını vermeleri gerekiyor. Yürürlükteki yasalara rağmen ”biz yine de dilediğimiz kişiyi aday yapacağız” diyorlarsa, bu beyanları devlete açıktan meydan okumaktır! Bu haksız direniş üzerinden başlatılacak olan kavga, Büyük Orta Doğu Projesi’ ne uygun mudur, değil midir.? AB ve ABD’nin bu gelişmeler üzerine belirleyeceği tutum ile bu sorunun da yanıtı önümüze gelecektir… Bu aşamada Balbay ile Haberal’ın tutuklu kalmasını bu olaydan ayrı ayrı incelemek gerekiyor. Zira iki olayın birlikte tartışılması sonucunda CHP ile MHP’nin BDP’nin saflarına düşmesi olanak dâhilindedir! O yüzden onları bu konu ile karıştırmayalım… Av. Cemil Can EKLER: (1) 1979'da İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. 1970'li yıllarda Devrimci Doğu Kültür Derneği'nde (DDKD) çalıştı. 1984 yılında gözaltına alındı. 1991 yılına SHP-HEP seçim ittifakıyla Diyarbakır milletvekili seçildi. Daha sonra (aynı yıl) HEP'e katıldı. 12 Aralık 1993 tarihinde DEP Genel Başkanlığına seçildi. 2 Mart 1994 tarihinde TBMM tarafında milletvekili dokunulmazlığı kaldırıldı. Aynı gün, Orhan Doğan ile Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Ekipleri tarafından gözaltına alındı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına dayanak oluşturan Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral tarafından hazırlanan iddianamede vatan hainliği ile suçlandı. Daha sonra hapis cezası aldı ve 10 yıl cezaevinde kaldı. 10 yıl sonra tekrar yargılanarak 2004 yılında tahliye edildi. Tahliye edildikten sonra siyasi çalışmalarına devam etti. Diğer milletvekili arkadaşları, Kürt siyasetçileri ve aydınlarla birlikte Demokratik Toplum Hareketi'nin kuruluşunda yer aldı. Bu hareket bir süre sonra DTP (Demokratik Toplum Partisi)'ne dönüştü. Siyasi yasaklı olduğu gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi tarafından parti üyeliği düşürüldü. Siyasi çalışmalarına devam eden Dicle, Demokratik Toplum Kongresi'nin kurulmasına öncülük etti ve bu kongrenin eş başkanlığı ve sözcülüğü görevini üstlendi. 2010 Nisan ayında gerçekleşen bir operasyonla örgüt propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve halen cezaevindedir. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan 2011 Türkiye genel seçimlerinde BDP'nin desteklediği bağımsız aday olarak Diyarbakır'dan ikinci kez milletvekili seçildi. Ancak kesinleşen hapis cezası nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu kararıyla milletvekilliği düşürüldü. http://tr.wikipedia.org/wiki/Hatip_Dicle (2) B. Milletvekili seçilme yeterliliği MADDE 76- (Değişik: 13.10.2006-5551/1 md.) Yirmi beş yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir. (Değişik: 27.12.2002-4777/1 md.) En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar, kamu hizmetinden yasaklılar, taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar; zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler. Hâkimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler. http://www.tbmm.gov.tr/anayasa.htm (3) Madde 11 – Aşağıda yazılı olanlar milletvekili seçilemezler: a) İlkokul mezunu olmayanlar, b) Kısıtlılar, c) Yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar, d) Kamu hizmetinden yasaklılar, e) Taksirli suçlar hariç, toplam bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi ne olursa olsun ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar, f) Affa uğramış olsalar bile; 1. (Değişik: 2/1/2003-4778/15 md.) Basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle mahkûm olanlar, 2. Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının, birinci babında yazılı suçlardan veya bu suçların işlenmesini aleni olarak tahrik etme suçundan mahkûm olanlar, 3. (Değişik: 2/1/2003-4778/15 md.) Terör eylemlerinden mahkûm olanlar, 4. Türk Ceza Kanununun 536 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı eylemlerle aynı Kanunun 537 nci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında yazılı eylemleri siyasi ve ideolojik amaçlarla işlemekten mahkum olanlar. http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.2839&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0 (4) Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma MADDE 53. - (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten, b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan, c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan, d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan, e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, Yoksun bırakılır. (2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz. (3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir. (4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz. (5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar. (6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar. http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html (5) http://www.ysk.gov.tr/ysk/docs/Kararlar/2011Pdf/2011-1022.pdf http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/ TDFAJANS – Toplum Dinamikleri Fikir Ajansı Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda; Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.! Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa; Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur. |
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP