O ŞAFAK’TAN BU ŞAFAĞA.!

Sosyalist Enternasyonal Arap Dünyası Özel Komite Toplantısı’nın ikincisi CHP’nin ev sahipliğinde başlayıp bitirildi.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

O ŞAFAK’TAN BU ŞAFAĞA.!

http://www.cemilcan.av.tr/s.376.htm

Sosyalist Enternasyonal Arap Dünyası Özel Komite Toplantısı’nın ikincisi CHPnin ev sahipliğinde başlayıp bitirildi.

Kılıçdaroğlu açılış konuşmasında: “Arap Baharı’nın bazı çevrelerce yeni bir emperyalizm icat edilmesi için istismar edilmesine olanak verilmemeli” diyerek “Yasemin Devrimi” ile başlayan sürecin BOP ile ilişkisini kesmek istemiş. Y-CHP’nin resmi görüşüne göre, Libya’da olanlar ile Suriye’de olacakların arkasında “demokrasi” ve “özgürlük” isteyen Arap halkları varmış! “Muhalifler” olarak adlandırılan silahlı hareketlerin arkasında emperyalizmin SOROS’u olduğunu aklınıza getirmeyin!.. Bu nedenle de Kılıçdaroğlu,  “Arap Bahar’ı sonbahara dönüyor” diyor...

Emperyalistler, Kaddafi rejimini devirmek için işbölümü yaparken, bizim Başbakan “NATO’nun Libya’da ne işi var.?” deyip, bu harekâta karşı çıkmıştı. Birkaç gün içinde TSK’ni elinden “İnsan Hakları Ödülünü” aldığı Kaddafi’yi devirmek üzere yola çıkartmak zorunda kalmıştı. Erdoğan üç dönem iktidara getirilmenin diyetini hala ödeyememiştir.!

Anlaşılan CIA başkanı Erdoğan’ın önüne yeni iş programını getirmiştir. Şimdi  Suriye’ye saldırma zamanı ve bizimkinin işi bu defa biraz daha zor gibi.! Muhalefeti de yanında göstermesi gerekiyor.!.?

Bunca tertipten sonra, nihayet TSK’yı kontrol altına alabilmişler. Başbakan, Subaylara Seul’e uçmadan önce verdiği konferansta, subaylara 2023’ü anlatmış. O anlatırken, bazı yüksek rütbeli subaylar, not defterlerinin arka sayfasında çıkartma işlemi yapıyorlardı: 2023-100= 1923. Demek ki, Lozan’da ıslak imza atmak zorunda kalan Lord Curzon, gerçekten o günün rövanşının alınmasını torunlarına miras bırakmıştı. (1) Kefere, Atatürk Cumhuriyeti’ne en fazla 100 yıl ömür biçmiş! Her neyse biz dönelim Suriye’ye yine. Tampon bölge ile ilgili hazırlıklar tamam. Çadır kentler de sınıra yakın kurulmuş. Lakin Suriye’ye girmek öyle kolay değil. Rusya ve Çin BM’de Suriye’ye askeri müdahale edilmesine karşı çıkıyormuş. Putin, “Libya’da yaptığımız hatayı Suriye’de yapmayacağız” demiş ve denizaltılarını Suriye önlerine göndermiş. İran da yerini Suriye’nin yanında belirlemiş…

Bu koşullar altında Y-CHP’nin lideri, “Bizim Suriye’de ne işimiz var, Müslüman Müslüman’a kurşun sıkar mı.?” diye bağırıp duruyor.! (2)  Hükümet, Kemal’i Alevi olduğu için Eset’e destek vermekle suçlamıştı.! Kılıçdaroğlu, Afganistan’da şehit olan askerler nedeniyle yaptığı açıklamada da eski çizgisini muhafaza etti: “Kabil’de, Suriye’de ne işimiz var.?” diyordu... (3) Çok da doğru söylemiş Kılıçdaroğlu. Afganlılar 7 düvele karşı verdiğimiz anti-emperyalist Kurtuluş Savaşı’nda yanımızda yer alan ve ellerinden geleni yapan dost bir halktır. Şimdi onlara karşı yürütülen haksız bir savaşta, emperyalistlerin yanında yer almak bize yakışır mı.?  Geçiniz o NATO masallarını, geçiniz!..

Bu sözlerinin üzerinden henüz üç gün bile geçmedi. Bizim TESEV kurucusu, Sosyalist Enternasyonal’in kapanış konuşmasında yine “tükürdüğünü yalayacağının” ilk işaretini verdi. Çin haber ajansından bir muhabirin “Ülkenizin Suriye’ye yapacağı bir askeri müdahaleyi siz muhalefet olarak nasıl önlemeyi düşünüyorsunuz.?” sorusuna, “Türkiye uluslar arası kuruluşların üyesi bir ülkedir.  …eğer Birleşmiş Milletler karar alırsa, BM’in bir üyesi olarak Türkiye Cumhuriyeti  bir yükümlülük duyarsa, o yükümlülüğün gereğini yerine getirir” diyerek kıvırmaya başladı.! (4)

Libya’ya müdahale öncesinde Erdoğan’ın yaptığı ile Suriye konusunda Kılıçdaroğlu’nun yaptığı arasında ne fark vardır.?

Yanıtı ben veriyorum: Her ikisi de kendi başına bırakıldığında doğruyu söyleyebilirler. İşin içine iktidarda olmanın “Diyet”i girince,  anında çark edip, görevlerine dönmek zorundadırlar.! Çünkü onlar, BOP’un arazide çalışan memurlarıdır. Birinin unvanı eş başkan, diğerinin ana muhalefet başkanıdır.!  İkisi de bizim değil, vesselam.!

 

Emperyalizm çok acımasız bir sistemdir. Vicdansız da… Yanlış anlaşılsın istemem. Bizim temiz yüzlü, dürüst, genel başkanımızı kılıktan kılığa soktuğu için bu yargıya varmış değilim. Beni asıl üzen, bir zamanlar TRT’de Reha Muhtar’la “Ateş Hattı” programını yapan 17 yaşındaki Şafak’ın hüzünlü öyküsüdür. 

Ne yazık ki, Zürih Tren Garı’nda 24 Mayıs 1996 tarihinde genç bedeninin yarısını kaybeden Şafak da bugün vampirlerin eline düşmüştür. Şimdi onun sakat haliyle başardıklarının yarattığı duygusal ortamı kullanıyorlar. CHP’den milletvekili seçilmeye hiç mi hiç ihtiyacı yoktu bu hanımın. Acil olarak ihtiyaç ona duyulmuştur, inanın. Bundan sonra İliklerine kadar sömürülecek ne yazık ki.! Kurtuluşu yoktur.

Şafak üzerinden de Türk halkının duyguları sömürülecek... O da ayrı bir acıklı yanımızdır! Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Francis Ricciordane,  Amerika’dan “cesur kadın” ödülü alan CHP Milletvekili Şafak Pavey onuruna evinde bir resepsiyon vermiştir. Nedense, davetlileri Bay ve Bayan Ricciordane ile birlikte Şafak Pavey karşılamıştır. Ev sahipliğini bile Şafak’a vermişler. Tıpkı Sosyalist Enternasyonal’in Arap Dünyası Özel Komite Toplantısı’nın ev sahipliğini CHP’ye verdikleri gibi.! Bu Amerikalılar ilginç adamlardır değil mi.?

Organ naklinin bu kadar gelişmiş olduğu günümüzde, üstelik Türkiye’de bile yüz nakli yapılırken, bu temiz yüzlü, okumuş ve akıllı milletvekiline, hala ne diye bir kol ve bacak takamamışlar.? Onu “biyonik kadın” gibi Meclis koridorlarında oradan oraya koşturmak yakışır mı bize.? En azından ayağına o mekanik görüntüyü gizleyebilecek bir protez takılabilirdi. Hiç değilse, üstüne bir pantolon çekseydiler diye düşünürken, Şafak’ın öyküsünü merak ettim. Şafak’la bize verilmek istenen, onun bile farkına varmadığı bir mesaj mı vardı acaba.?

Bu sorunun yanıtını öğreneceğiz yakında. Kanımca gelişmeleri doğru izleyebilmek için Şafak’ı biraz tanımak gerekir. Gelin bundan sonrasını annesinden ve kendi cümlelerinden öğrenelim…

Şafak, 19 yaşında Paul Pavey’e âşık olmuş. Tipik Türk kızı işte.! Aşkın gözü kördür bilirsiniz. Şafak işinden ayrılmış, düşmüş Paul’un peşine. Evlenip İsviçre’de yaşamaya başlamışlar. Şafak’ın annesi, Erzurumlu gazeteci Ayşe Önal’dır. Uzun yıllar Nokta dergisinde yazan, bir dönem Mehmet Altan'la 'Z Raporu' adlı televizyon programını hazırlayan Ayşe Önal, İngiltere'ye yerleşmiş ve İngiliz Vatandaşı olmuştur… (5)

Ayşe Önal, bir televizyon programında “ateist” olduğunu söyleyecek kadar “cesur” bir kadındır.  Bu cesareti yüzünden olsa gerek, o da vaktiyle Clincton tarafından “en cesur kadın” seçilmişti.  Önal, bir konuşmasında; kızının ameliyat olduğu saatlerde, her şeyden habersiz, burnu sızladığını ve gözlerinden sessizce bir kaç damla yaş aktığını söyleyerek, fizik ötesi güçlere olan inancını da belli etmiştir. Uzun yıllar Hrant Dink ile aynı mahallede oturmuşlar. Şafak’ın çocukluk arkadaşlarını Hrant’ın çocukları arasından seçmiştir. Dink ailesi ile dostlukları hiçbir zaman bozulmamıştır. Ayşe Önal bir gün Tuncay Güney’e,  en iyi arkadaşlarının hala Ermeniler olduğunu sanırım bu nedenle söylemiştir. İyi bir televizyoncu olması beklenen Şafak,  bir ara Agos Gazetesi’nde köşe yazıları da yazmıştır…

O korkunç kazadan sonra, Şafak’ın kör kütük aşık olduğu eşi, hastaneye dahi gelmemiştir. Daha sonra boşanmışlar tabi. Ama Şafak, hala eski eşinin soyadını taşımaktadır. Bu şekilde onu cezalandırdığını sanıyorum.! Westminster Üniversitesi’nin “Uluslararası İlişkiler” ve “AB Politikaları”  olmak üzere iki bölümünü bitirmiştir. Pavey, Yüksek lisansını da aynı üniversitede yapmıştır.

Daha sonra, Cenevre Üniversitesi’nde sanat eğitimi almıştır. Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca dillerini ana dili gibi konuşur. Arapça ve Farsça’yı giriş seviyesinde bilir.  Şafak, uluslararası işaret diliyle de konuşabilir… Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Dünya Sekreteryası’na,  özel kalem olarak ilk defa atanan Şafak Pavey olmuştur. O şimdi, BM İnsan Hakları Yüksek Temsilcisi olan 33 yaşında bir diplomattır. Genel Sekreter ile arasında sadece 4 makam kalmıştır…

Anne Ayşe Önal, bugünleri öngörmüş olacak ki, kızının siyasete girmesini hiç istememişti. Sanırım bu öngörüsü nedeniyle, NTV’de Ruşen Çakır’la yaptığı bir programda “Şafak’ın kanına Gürsel Bey’in girdiği kanaatindeyim” demiştir. Şafak annesiyle birlikte “13 Numaralı Peron” adlı bir de kitap yazmıştır. Daha sonra “Nereye Gitsem Gökyüzü Benimdir” adlı bir kitap daha yazmıştır…

13 Numaralı Peron adlı kitabın; “Çaresizlikle kuşatılmış bir hayat içinde, çarelerini kendi kendilerine bulup çıkaran, bu ölümsüzlüğü, sesini duyuramamış benzerleri adına hayatın içine eklemek üzere yazıldı” ğını belirtmişlerdir.

Kitap daha sonra filme de uyarlanmıştır.

Zürih Hastanesi’ndeki mücadelesi tez konusu bile yapılmıştır… Bu kadar eğitimli ve birikimli olan CHP milletvekili Şafak Pavey’in “ideoloji” konusunda ne düşündüğünü merak ettiniz mi, bilmiyorum. Ben ettim.  Bu konuda Şafak şunları söylemiş: “Gençler, artık ideolojinin altın kafeslerine sıkışmak istemiyor” (6) Peki, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bu hususta ne düşünüyor, onu da mı merak etmediniz? Ben ettim. Gandi Kemal şöyle demiş: “CHP’nin ideolojisi yok, ideolojisi kalmamış.” (7,8)

CHP yönetiminde CHP’liyim demeye dili varmayanların yanında, 33 yaşındaki CHP Milletvekili Şafak Pavey’e, Atatürk’ün partisini tanımadığı için kızamıyorum… Çünkü biliyorum ki, CHP’nin bir ideolojisi vardır ve o da Kemalizm’dir. Kemalizm 6 okla ete kemiğe bürünmüştür. Kemal Bey, BOP içinde, ana muhalefet olmayı, CHP’yi “ideolojisiz” bir parti yapmak görevini üzerine alarak, kabul etmiş olabilir…  Amerikan düşmanlığını dengelemek ve ABD’yi insan haklarına saygılı, demokrat bir ülke gibi göstermek için, mücadeleci bir kadının sakatlığını kullanmayı da vicdanına sığdırabilir!..  Hatta Amerikan Büyükelçi’sinin “yeni dostlarımız” sözlerinden hoşlanabilir de… Bu sözleri söylerken, başını Y-CHP’lilere dönmesi bizim hiç de hoşumuza gitmemiştir. Hatta zorumuza gitmiştir diyebiliriz. Bir gün sonraki gazetelerde gördüğüm o mutluluk fotoğrafı ise, adeta CHP’ye oy veren anti-emperyalist milyonlarla alay eder gibidir.!

Taşlar yavaş yavaş yerlerine oturmakla olay anlaşılıyor sanırım. Şafak Pavey, Kemal Derviş’ten boşalan BM’e ait CHP’deki milletvekilliği kadrosuna atanmıştır.  

CHP listelerinden milletvekili seçilme sadece bir illüzyondu.  Şafak Önal’a gerçekten yazık edilmiştir.!

Av. Cemil Can

 

DİPNOTLAR:

(1)   http://www.milligazete.com.tr/makale/makale-158652.htm

(2)   http://www.aydinlikgazete.com/index.php?option=com_content&view=article&id=9860:klcdarolu-cia-bakan-senin-kafana-da-cuval-gecirecek&catid=35:joomla&Itemid=95

(3)   http://www.beyazgazete.com/video/anahaber/star-tv-62/2012/3/19/kabil-de-suriye-de-ne-isimiz-var-257276.html

(4)   http://www.aydinlikgazete.com/index.php?option=com_content&view=article&id=9965:bm-isterse-suriyeye-muedahaleyi-destekleriz&catid=35:joomla&Itemid=95

(5)   http://www.reyhaber.com/guncel-haberler/chpli-safak-paveyin-annesi-gazeteci-ayse-onal-kimdir.html

 

(6)   http://www.engellilersitesi.com/Detay/9768/ENGELLI-VEKIL-IC-DUNYASINI-ANLATTI.aspx

(7)   http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=16210.0

(8)   http://www.dunya48.com/index.php/yazarlar/dogu-perincek/6508-dogu-perincek-chpnin-ideolojisi-yok-demek-bizim-ataturkumuz-yok-demektir.html

 

Diğer Haberler

  • DULKADİROĞULLARI İKİNCİ KEZ BULUŞTU
  • NARİN CİNAYETİ’NİN AÇIĞA ÇIKARDIĞI GERÇEKLER
  • KAHRAMANMARAŞ YEREL BASINI VETO EDİLDİ
  • MAVİ VATAN, YAVRU VATAN, ANA VATAN
  • BASKIN BASANINDIR.!
  • İTALYA'YA GÖTÜRÜLEN GAZETECİLER
  • İMAMOĞLU GÖREVDEN AFFINI İSTESİN*MİŞ.!
  • TOPRAKLARIMIZ SATILMAMALI
  • SELOCAN & SELAHATTİN DEMİRTAŞ ve SİYASET
  • DEPREMDE YIKIMIN SUÇLUSU KİM.?
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP