Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
AYRINTI 17.SAYI ÇIKTI
İki Ayda Bir Yayınlanan Sosyalist Siyaset Ve
Kültür Dergisinin Yeni Sayısı Çıktı.!
AYRINTI HAKKINDAAyrıntı Yayınları 1988'de Yayımladığı Şenlikli Toplum Kitabıyla Yola Çıktı. 12 Eylül'ün yarattığı boğucu atmosferin yavaş yavaş dağıldığı ancak ortaya çıkan görüntülerin henüz netleşmediği bir dönemdi. Dünyada da, ekolojik duyarlılığın arttığı, kadın hareketinin olgunlaştığı, Sovyet sisteminin dağıldığı, solun kendini sorguladığı arayış yıllarıydı. İşte böylesi bir dönemde kuruldu Ayrıntı Yayınları ve elbette o yılların duyarlılıklarına seslendi. Mevcut olana olabilecek olanı, sermayeye emeği, iktidara muhalefeti, iktisada kültürü, askeri marşa oyun havasını tercih ettik ve yirmi yılı aşkın bir süredir tercihleri bu yönde olanlarla birlikte yürümeye gayret ettik. Yirmi yılı aşkın bir süredir, düşünce ve sanat dünyasının usta kalemleri Ayrıntı Yayınları'nın listesini zenginleştirdi ve zenginleştiriyor. Michel Foucault ve Jean Baudrillard gibi düşünürlerin seçme eserler dizileri yayımlanırken, Jean Genet, Chuck Palahniuk, John Fowles, Philip Roth, Julian Barnes ve Tom Robbins gibi büyük edebiyatçıların bütün eserlerinin okura ulaşmasına çaba gösterildi. Ursula Le Guin'in Hep Yuvaya Dönmek'i, Georges Perec'in Kayboluş'u ve Jack Kerouac'ın Yolda'sı gibi zorlu projeler üstlenildi. Elbette bütün bu zorlu projeler çok değerli entelektüeller, çevirmenler, editörler, redaktörler, dizgiciler, her türlü hizmet dağıtım elemanları olmaksızın başarılamazdı. Dolayısıyla Ayrıntı Yayınları kolektif bir emeğin ürünüdür. Ayrıntı Yayınları, 30 yılda çeşitli diziler halinde 1000'den fazla kitap yayımladı ama sevinerek söyleyebiliyoruz ki, bu öykü henüz bitmedi; tersine yeni alanlara da açılarak tüm heyecanıyla sürüyor, sürecek.
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2017 – okkesb61@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/ –okkesb@turkfreezone.com,
Türkiye’de Sosyalist Sol, Uzunca Bir Dönemdir Toplumsal Yaşamın Şekillendirilmesinde Etkin Bir Güç Değil. Saman alevi gibi parlayan sınırlı mücadele deneyimlerini bir kenara ayırdığımızda, sosyalistlerin politik ve örgütsel olarak kendini yeniden üretebildiği bir toplumsal pratikten söz etmek oldukça zordur.
Solun geniş kitlelerle dolaysız biçimde yan yana gelme imkânını sunan Gezi direnişi, sosyalistlerin politik ve örgütsel yetersizliklerinin tespit edilebilmesi açısından herkes için öğretici bir süreç oldu. Sendikalardan meslek odalarına, siyasi partilerden gençlik örgütlerine, dergi çevrelerinden sivil toplum örgütlerine kadar sosyalistlerin her türden örgütsel formu olanca militanlıklarına rağmen direnişin kitlesel mobilizasyonu içerisinde cılız bir damar olarak kaldı.
Türkiye’de devrimci-sosyalist hareketin zayıflığı, gündelik politik pratikle ilgili olduğu kadar, solun kendisini yenileyebileceği ve aşabileceği yaratıcı bir düşünsel etkinliğinin olmamasıyla da ilgilidir. Modern siyasal pratiğin ve düşünüşün temel zeminini oluşturan eşitlik, özgürlük ve demokrasi gibi kavramlara içkinliğiyle kendiliğinden bir fikri önceliğe sahip olması gereken sosyalistler, ne yazık ki entelektüel güçlerini de yeterince kullanamamaktadır. Günümüzde sosyalistlerin hegemonik oldukları tek mevzi halkın eşitlik, özgürlük ve adalet duygularına eylem ve söylemleriyle cevap olabilmelerindedir; duygularda ortaklaşan bu bağı akıllarda kurabilmenin etkili yollarından biri sürekli ve disiplinli bir yayıncılık faaliyetinin yürütülmesidir. “Yayıncılık” kelimesi neredeyse bütün dillerde etimolojik köken olarak bir fikrin geniş kesimlere yayılmasına, bilinir hale gelmesine yani kitleselleşmesine dayanmaktadır.
Bu noktadan bakıldığında yayıncılık ile siyaset arasındaki kopmaz bağı tespit etmek kolaylaşmaktadır. Türkiye’de genel anlamda yayıncılık ile fikir dergisi yayıncılığı neredeyse eşzamanlı bir geçmişe sahiptir. Kendi iddialarını çoğaltmak, yaygınlaştırmak ve örgütlemek iddiasındaki her kesim, bu amaca en uygun içeriğe sahip bir yayın faaliyeti sürdürmektedir. Bu yayınların pek azı gerçekten geniş kesimlerle buluşarak örgütsel ve fikri bir çoğullaşmaya hizmet etmekte, çoğu ise kendi mevcut kadro yapılarını pekiştirmekle yetinmektedir. Kurucu ve yenilikçi eylemler, ilişkiler, fikirler ve tarzlar ortaya koyamayan her yayın faaliyeti, yayınlanma amacı ne olursa olsun, etkisiz ve başarısız olmaktadır.
Kendi içinden konuşan, kendi içine konuşan ve sadece kendisiyle konuşan bir siyaset dili egemen hale gelmiştir. Yayınlarımız, bırakınız geniş halk kesimleriyle buluşmayı, birbirine bulaşmaktan, bir başka fikirle temas etmekten bile imtina eder haldedir. Sosyalistlerin alameti farikası olan polemikler hızla tükenmektedir. Sanılanın aksine siyasal berraklığın değil, siyasetten kaçışın delili olan bu kaçak dövüş, siyaset dilimizi de kısırlaştırmaktadır. Bu hal, ne fikir dünyamızı ne de gündelik hayatımızı dönüştürme kapasitesine sahiptir. Ayrıntı Dergi, bu ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıkmıştır ve her şeyden önce sosyalist-devrimci hareketin düşünsel olarak desteklenmesi amacını taşımaktadır. Güncel siyasal sorunların çözümüne rehberlik edecek yaratıcı bir devrimci-sosyalist teorik faaliyetin inşa edilememesi muhafazakâr, ulusalcı ve liberal düşünce akımlarının toplumu boydan boya kuşatmasına neden olmaktadır.
Kürt meselesinden özgürlükçü sosyalizm tartışmalarına, devlet analizlerinden sınıf tahlillerine, iktidar tekniklerinden egemenlik biçimlerine, güvencesizlerin örgütlenmesinden sendikal sorunlara, yoksulluktan şiddete, toplumsal cinsiyetten ekolojiye kadar çok sayıda sorunun hâlâ devrimci-sosyalist bir perspektifle çözümlenme ihtiyacı olanca yakıcılığıyla ortada durmaktadır. Yirminci yüzyılın düşünce ve eylem deneyimlerinin içinden geçen yirmi birinci yüzyılın kuruluşunu anlamaya ve değiştirmeye dönük bir düşünsel kapasiteye ihtiyacımız var. Düzen içinde tanımlanmış sorulara cevap arayan değil; sorunsalı değiştirme uğraşında olan, yüzünü eyleme dönen bir düşünceye. Söz dediğiniz, hayatla tutuştuğu her kavgada yenilgiyle yazgılıdır. Hayat aktığı, söz ise ağızdan çıktığıyla kaldığı sürece bu yazgının değişmesi mümkün değildir.
Ne var ki bu yazgı, ne sözün değerinden bir şey eksiltir ne de hayatı anlamlandırma çabasını gereksiz kılar. Sözün hayat karşısındaki bu çaresizliğinin bilincinde olmak, hayatla aramızdaki mesafeyi kapatabilmek için söz ve fikir üreticiliğine olan ihtiyacın da bilincinde olmak demektir. Yeni ve yaratıcı fikirler, bir öncekinin tekrarıyla değil, ancak sorgulanmasıyla ortaya çıkabilir. Bu sorgulamada cesur olmak zorundayız; çünkü hep denildiği gibi, ayrıntılar önemlidir…
YAYIN KURULU Dinçer Demirkent, İlbay Kahraman, Abdurrahman Aydın, Doğuş Sarpkaya, Mutlu Arslan, Sanem Yardımcı, Duygu Tanış Zaferoğlu, Yunus Yücel, Bülent Özçelik DANIŞMA KURULU A. Ömer Türkeş, Burhan Sönmez, Enis Rıza, L. Doğan Tılıç, Meltem Gürle, Necmi Erdoğan, Selami İnce, Selçuk Candansayar, Süreyya Karacabey, Şükrü Argın, Aydın Ördek, Bora Erdağı, Cahide Sarı, Doğu Eroğlu, Duygu Türk, Kurtul Gülenç, Önder Kulak, Özkan Agtaş, Şerif Onur Bahçecik, Yavuz Yıldırım, Zeynep Ceren Eren
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2017 – okkesb61@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/ –okkesb@turkfreezone.com, |
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP