HAMİDİYE SUYU, FETÖ&PKK MESELESİ HAKKINDA

Türkiye’deki Siyasal İslamcı Kurnazlığın Mantığını Anlamak İçin, Bu Üç Konunun Birlikte Ele Alınmasından Çıkarılacak Çok Dersler Bulunuyor.!.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

HAMİDİYE SUYU, FETÖ & PKK MESELESİ HAKKINDA

Hamidiye Suyu, FETÖ ve PKK Arasında Ne İlgi Var.?

Diyeceksiniz. Türkiye’deki Siyasal İslamcı Kurnazlığın Mantığını Anlamak İçin, Bu Üç Konunun Birlikte Ele Alınmasından Çıkarılacak Çok Dersler Bulunuyor.!.

https://odatv.com/mesele-ne-hamidiye-suyu-ne-feto-ne-de-pkk-06101918.html

Mesele; Ne Hamidiye Suyu, Ne FETÖ, Ne De PKK.!

İstanbul Belediyesi’nin işlettiği Hamidiye Suyu seçimleri kaybeden iktidar ve elindeki kurumlar tarafından boykota uğrayınca tanınmış İslamcı ve akademik unvanlı politikacılardan biri hemen “zaten temiz ve sağlıklı bir su değildi” fetvasını verdi. Çeyrek asır boyunca siyasal İslamcılar tarafından göklere çıkarılan, yerli, milli ve ulu Hakan Sultan Hamit’in hatırası diye övülen su birdenbire pis ve sağlığa aykırı oldu.

FETÖ DE ÖYLE OLDU.!

İktidar yandaşlarının FETÖ konusundaki tavırları da bundan farksız olmuştu.  Yıllar boyu birlikte çalıştıkları, tepe tepe kullandıkları, aldattıkları, tüm toplantılarına tam takım katılarak destekledikleri “sevgili cemaatleri”, çıkarlarına zarar vermeye başlayınca o güne kadar İslami ve vatansever bir hizmet hareketi denilirken birden bire terör örgütü ilan ediliverdi. Üstelik o güne kadar FETÖ hakkında gerçekleri söyledikleri için ağır bedeller ödemiş olanlardan özür bile dilenmeden.

16 Aralık 2013 gününe kadar iktidarın bir ortağı kabul edilen bu siyasal İslamcı grup 24 saatte bir terör örgütüne dönüşüvermiş ve bu el çabukluğu tabii örgütün suç ortaklarını, azmettiricilerini, asıl elebaşlarını, perde arkasındaki diğer siyasal İslamcıları, Türkiye imamlarını temize çıkarmıştır. Hamidiye Suyu nasıl bazı “beyefendilerin” işine gelmediği ve İmamoğlu hazımsızlığı su nefretine dönüştüğü için tu kaka ilan edilmişse, eski dostları FETÖ de kişisel ve partisel bekaya zarar verince düşman olmuştur.

PKK BİRDEN ASIL DÜŞMAN OLDU.!

Ancak Hamidiye suyunun anımsattığı tek olay sadece FETÖ konusunda yapılan 180 derecelik dönüş değildir. Bunun bir benzeri de 2015’de 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında yaşanmıştır. O döneme kadar birlikte gizli-açık toplantılar ve görüşmeler yapılan, açılım ortağı kabul edilen, hükümet tarafından ülkemizde “anaların artık ağlamamasını” sağlayacak bir güç olarak sunulan PKK, birden  “bir numaralı beka sorunu” gösterilmeye başlanmıştır.

Peki, burada siyasal İslamcılığın hangi çıkarı zedelenmiştir de PKK da Hamidiye suyu gibi birden iktidarın hedefine girmiştir.? Bunu sadece seçimlerde oy kazanmak çabası olarak açıklayamayız, örneğin FETÖ olayında ana etken hiç de oy olmamıştır ve üstelik PKK karşıtlığı üzerinden ne kadar oy kazanıldığı da kuşkuludur. Yine, PKK’ya karşı değişen tavrın nedeni Suriye’de kurulacak federe bir devlette etkin olacak bir terör örgütünün Türkiye’ye yönelik terör tehdidinin arttıracağı ihtimali bile değildir. Çünkü açılımın durdurulduğu ve PKK’ya birden bire cephe alındığı 2015 yılında terör örgütünün henüz bir iki kasaba dışında bir devlet yapılanması da yoktu.

Suriye konusunda siyasal İslamcı çevreyi gizliden gizliye asıl rahatsız eden unsur (kendisi de bir terör örgütü olsa da) PKK’nın küresel bir örgütle ve aslında Türkiye için daha tehlikeli bir terör örgütü olan cihatçı terörle mücadelesidir. Suriye hakkında, Osmanlı hayalcisi, mezhepçi ve yayılmacı emeller besleyen çevreler ülkemizin güneyinde bir cihatçı terör devleti kurulması için çok uğraşmışlar ve bu konuda Obama yönetiminin bazı unsurlarıyla cihatçılara yönelik “eğit-donat” faaliyetlerinde de bulunmuşlardır.  Ancak Türkiye İslamcılarını o güne kadar (kesinlikle Türkiye için değil) İslamcılık davası için bel bağladıkları ABD’nin PKK’ya destek vermesi ve Suriye’deki cihatçıların bu yolla yenilgiye uğratılmaları durumu değiştirmiştir.

KİŞİSEL BEKA.!

İşte PKK’nın da Hamidiye Suyu gibi İslamcıların gözünden bir anda düşmesinin nedeni budur.  Siyasal İslamcılar için ulusun, vatanın, devletin çıkarları yoktur. Hayali ümmetlerinin, İhvancı İslamcılık davalarının ve kendilerinin şahsi çıkarları vardır. Bu çıkarlara uyan her kimse, kendine Atatürkçü de dese, cemaatçi de dese, Türkçü ya da Kürtçü de dese onu alır, kullanır ve işine gelmeyince kaldırır atarlar.

Bu gerçeği dikkate almadan, siyasal İslamcılıktan Türkiye için bir fayda bekleyenler, ondan en büyük zararı önce bizzat kendileri göreceklerdir. Türkiye’nin en büyük beka sorunu bu siyasal İslamcı zihniyetin ta kendisi haline gelmiştir. Bu zihniyet ne terör sorununu, ne cemaat sızmalarını çözebilir ve ne de Kürt sorunundan kaynaklanan tehlikeleri azaltabilir, aksine bu sorunların hepsini kangren yapacağı gibi kendisi zaten beka sorunlarının en önde gelenidir.

Kendimizi kandırmayalım, mesele ne Hamidiye Suyu, ne FETÖ ne de PKK’dır, mesele; Türkiye devletini yabancı güçler adına önce yıpratıp, sonra yıkmaya yarayacak siyasal İslamcı zihniyettir.

Kayahan Uygur - 06.10.2019 - Odatv.com

@#ÖkkeşBölükbaşı ©#MedyaGünebakış

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul –Ekim.2019- okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,


Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP